Yakın Tarihimizdeki Bir Kara Leke: Başbağlar Katliamı

Erzincan’ın Kemaliye İlçesi’ne bağlı Başbağlar Köyü’nde Adil Hoca’nın okuduğu akşam ezanının bir tokatla kesilerek camiden çıkartılan müminlerle evlerinden çıkartılarak köy meydanında toplanan masum kadın ve çocukların katledilişinin üzerinden tam 22 yıl geçti.  Olay yeri incelemesini savcının değil, görevli bir askerin yaptığı, gerçek faillerinin bulunup cezalandırılmadığı, sanık olarak tutuklananların hemen hemen hepsinin salıverildiği, bir bilinmezin içine hapsedilip aydınlatılmamış bu olay toplumsal bir yara, vicdanî bir sızıdır.

Sivas gibi mezhebi farklılıkların belirgin olduğu bir şehirde, 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nde yaşanan provokasyondan üç gün sonra misilleme olarak yapıldığı algısıyla planlanan bu olay üzerinden toplumsal fay hatları oluşturularak ülke bir kaosa sürüklenmek; Alevi-Sünni, Kürt-Türk ayrışması üzerinden topluma ekilmek istenen kin ve öfke tohumları infial uyandıracak bu olaylarla yeşertilmek istendi. Amaç, önüne geçilemez öfke patlamalarıyla kitlesel şiddeti ölümcül boyutlara, oradan da kardeş kavgasına taşımaktı.

Milli birliğimiz, toplumsal dayanışmamız, kardeşliğimiz hedef alınmıştı. Tam manasıyla ülkeyi boyunduruk altına almak, insanları kardeşliğinden ayrıştırarak birbirinin katili haline getirmek arzulandı. Bu olay, failleri meçhul trajedilerle dolu yakın geçmişimizde sahnelenen oyunların sadece bir perdesidir. Bugün de aynı oyunların farklı aktörler kullanılarak değişik sahneleri oynanmaya çalışılmakta, maddi-manevi varlığıyla gelişen Türkiye’ye diz çöktürülmek istenmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin yakın tarihine kara bir leke olarak geçen Başbağlar katliamının üzerindeki sis perdesinin bir türlü aralanmaması, olaya ilişkin davanın oldubittiye getirilmesi manidardır. Türkiye’nin demokratikleşmesi, hukuken şeffaflaşması, farklılıkların zenginlik zemini bulabilmesi için bu ve benzeri karanlıkta kalan ve bırakılan olayların toplum vicdanını tatmin edecek ölçüde aydınlığa kavuşturulması, sorumlularının cezalandırılması son derece önemlidir.

Madımak ve Başbağlar katliamının politik, ideolojik propaganda malzemesi yapılarak acı yarıştırmayı toplumsal barışın önünde engel, geleceğe yönelik bir tuzak olarak görüyoruz. Bugün dahi çeşitli vesilelerle devam ettirilmeye çalışılan ideolojik kamplaştırmaları tasvip etmiyoruz. Ölen her insanın bizim vatandaşımız olduğu bilinciyle acının ortak omuzlanmasını önemsiyoruz. Toplumsal barışın tesisi ve kalıcılığı için tüm aydınlarımızdan, siyasilerimizden ve kanaat önderlerimizden sorumluluk üstlenmesini bekliyoruz.

Sağlık-Sen olarak, yaranın kabuk bağlamadığı Başbağlar katliamının, failleri bulunarak hukuk karşısında yargılanıncaya kadar takipçisi olacağız. Bu acı olayı unutmayacağız ve unutturmayacağız, katledilen masum insanların hatırasını ise hep yaşatacağız. 

  • PAYLAŞ :