DOĞU TÜRKİSTAN’IN SESİNİ DUYUN!

Dünyanın gözü önünde Çin tarafından Doğu Türkistanlı kardeşlerimize yapılan katliam ve zulümleri protesto ediyoruz. Öncelikle dünya mağdurlarının umudu olan ülkemizin bütün kurumları başta olmak üzere, uluslararası insan hak ve örgütleri ile kuruluşlarını göreve davet ediyoruz.

Oruç tutmanın yasak olduğu, başını örten kadınların işkence ve katliamlara maruz kaldığı Doğu Türkistanlı kardeşlerimize karşı dünyanın sessizliğini ve vurdumduymazlığını da en basit ifadesiyle kınıyor, vicdanlarının sesine kulak verip, bu zulme ve katliama dur demelerini bekliyoruz.

Memur-Sen olarak, geçtiğimiz yıl Çin Büyükelçiliği önünde iftar yaparak, baskıcı tutumundan dolayı Çin’i protesto ederken, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin sesini duyurmuş ve haklı davalarında yanlarında olduğumuzu haykırmıştık. Değerler sendikacılığının bir gereği olarak, insanlığın ortak vicdanına tekrar sesleniyor, insanlık dışı bu uygulamalara son verilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Her canlının yaşama hakkı bulunduğunu ve yaşama hakkının kutsallığına inanıyoruz. Çin’deki köpek katliamını protesto için ayağa kalkan sözde hümanistleri ve sözde örgütleri, Doğu Türkistanlıların yaşadıkları karşısında sessizliklerini ibretle izliyoruz. Hayatını kaybeden, zulme uğrayan, işkence gören Müslüman olunca, dili tutulan sözde insan hakkı savunucularının ikiyüzlülüklerini ilk defa görmüyoruz. Filistin’de, Suriye’de yaşanan insanlık dramına sessiz kalanların Bosna’daki ihanetlerini de unutmuş değiliz.

Bu sebeple, öncelikle Müslüman ülkeler ve İslam İşbirliği Teşkilatı olmak üzere, ülkemizdeki bütün sivil toplum örgütlerini, iktidar ve muhalefet partilerini bu konuyu siyaset üstü görerek, sorunun çözümü için, Çin’e ‘dur’ demeye davet ediyoruz.

Duyarsızlık ve sessizliğimizle zalimlere cesaret vermek yerine, tepkimizle, protestolarımızla onların vahşetini dünyaya duyurarak, insanlığın vicdanını harekete geçirmeliyiz.

Çin devletine çağrımız; Derhal Doğu Türkistan’daki baskıcı uygulamalarından vazgeçmesi ve oradaki kardeşlerimizin can, mal ve namus güvenliğini sağlamasıdır. Bölgeye gitmek isteyen uluslararası gözlemci ve yardım kuruluşlarına engel olmamasıdır.

Baskı, işkence ve katliamlarına devam ettikçe, Çin ‘Katil Çin’ olarak tarihte yerini alacak, hem insanlığın vicdanında, hem de mahşerde mahkum olacak, yaptıklarının hesabını veremeyecektir.

  • PAYLAŞ :