Daha Özgür, Daha Demokrat, Daha Sivil ve Daha Güçlü Bir Türkiye

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu, milletimizin sadece vatan topraklarını işgalden kurtarma ve kendisine vurulmak istenen esaret zincirlerini parçalama azminin değil, aynı zamanda ülkenin yönetim biçimi ile ilgili kararlılığının da anlamlı bir ifadesidir. Nitekim bu irade İstiklal Savaşı'nı büyük bir kahramanlık ve kararlılıkla yürütmüş, vatan topraklarını işgalden kurtarmış ve Anadolu toprakları üzerinde sonsuza değin yaşayacak olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmuştur. Bu iradenin temel dayanağı ise, milli egemenlik düşüncesidir. Geleceği ile ilgili kararları yine bizzat milletin kendisinin vereceği inancıdır ki, bu düşünce cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Egemenlik bila kayd-u şart milletindir” sözü ile de perçinlenmiştir.

 

Meclisimizin önemi ve yüceliği, devletimizin ve demokrasimizin teminatı olma niteliği de millet iradesine dayanmasından, milletin kendi kendini yönetme biçimi olan demokrasinin temeli olmasından ve nihayet millete ait olan egemenlik hakkını millet adına kullanmasından geliyor olmasıdır.

 

Kuşkusuz, milli irade ikliminin daha özgür, daha demokrat, daha sivil ve daha güçlü bir Türkiye'yi ortaya çıkarmak için başta çocuklarımız olmak üzere bütün bireylere yüksek demokrasi bilinci ve sarsılmaz milli irade algısı oluşturacak bir zemin oluşturulmalıdır.

 

23 Nisan çocuklar için bayram olarak, yetişkinler için ise milli iradenin bütün değerleriyle yaşandığı ve kavrandığı bir idrakle kutlanmalıdır. 90. yılını kutladığımız bu anlamlı günü var eden tarihsel süreci incelediğimizde bu ülkenin ve insanlarının 'milli egemenlik' konusundaki benzerine rastlanamaz hassasiyetini görüyoruz. Tarihin sayfalarında, işgal altına alınmak istenen bir devletin ve değerlerine savaş açılan bir milletin savaş ortamında kurmayı başardığı 'Meclis' aracılığıyla savaşı yönettiği ve milli mücadele kavramıyla yediden yetmişe tüm bireylerine bağımsızlık ruhunu kazandırdığı ikinci bir örnek daha yoktur.

 

Savaşın isimlendirilmesinde kullanılan 'milli mücadele', 'kurtuluş savaşı' gibi ifadeler aslında zaferin elde edilmesinde itici gücün millet ve millet iradesi olduğunu kavramsal olarak da ifade ediyor. Hayatını kaybedeceğini bilmesine rağmen bağımsızlık uğruna canını feda etmekten çekinmeyen Mehmetlere ve Nene Hatunlara minnet borcumuzu bihakkın ödemek istiyorsak, milli iradeye ve bu iradenin tecelligahı millet meclisine yönelen/yönelecek bütün saldırıları bertaraf edecek azim ve kararlılığı ortaya koymak zorundayız.

 

Kurulduğundan bu yana milli iradeyi eksen alan Türkiye Cumhuriyeti'nin bu özelliğini sona erdirmek ve sınırlandırmak arzusunda olan kişi ve oluşumlar hepimizin malumudur. Hatta bu arzunun fiile dönüşerek 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat tarihlerinin 23 Nisan'ın içerdiği anlamı gölgelediğini ve kurtuluş savaşı sürecinde dahi var olan milli iradenin kesintiye uğratıldığını unutmak mümkün değildir.

 

Dün olduğu gibi bugün de,  23 Nisan'ı gerçek anlamından uzaklaştırarak anlamsızlaştırmak eyleminde olanlar, hatta bu eylemini örgüt kurarak milli iradeye karşı eyleme dönüştürenlerin varlığı bilinmektedir.

 

Dolayısıyla bugün gelinen noktada millet ve demokrasimiz adına son derece olumlu ve sevindirici gelişmelere tanıklık ediyoruz. Görüyor ve mutlu oluyoruz ki, bu millet, 1960'dan itibaren her on yılda bir iradesini tokatlayanlara,  darbe yoluyla silahlı güçlerine dayalı olarak yönetime el koyanlara, milletin tankıyla milletin iradesine balans ayarı yapmaya çalışanlara, kendisini ve iradesini yok sayan kişilere ve oluşumlara gereken dersi vererek her halükarda demokrasisine ve özgürlüklerine sahip çıkma kararlılığındadır.

 

Hedefimiz, geleceğimiz olan çocuklarımızı özgür düşünceli, kendi başına karar verebilen, sorgulayan, kendi toplumunun ve evrensel anlayışın doğrularından haberdar olan, hayatın güçlükleri ile baş edebilecek ölçüde donanımlı ve yetenekli gençler olarak yetiştirebilmelerine katkı sunmaktır. Bunu başarabildiğimiz takdirde bugünün çocukları, yarının gençleri olarak onlar, ülkemizin sadece zenginliği değil, dinamizminin ve değişim potansiyelinin kaynağı olacaklardır. Ülkemizin, gelecekteki güçlü, müreffeh ve lider ülke konumuna onların omuzlarında yükselerek ulaşacağına olan inancımız tamdır.

 

Sağlık-Sen olarak, milli iradeyi esas alan bir devletin coğrafyasında yaşamak gibi büyük bir nimete sahip olan çocuklarımızın bayramını kutlarken, milletimizin her ferdinin milli egemenlik kavramını yozlaştırmaya, milletin egemenliğini yok etmeye çalışan hiçbir oluşuma fırsat vermeyecek yüksek demokrasi bilincine sahip olduğu inancımızı da bir kez daha tekrarlamak istiyoruz.

 

Bu duygu ve düşüncelerle, kutladığımız TBMM’nin açılışının 90. yıldönümü dolayısıyla, bizlere özgür bir vatan ve aydınlık bir gelecek armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, ‘Birinci Meclisin’ kahraman üyelerini ve milli mücadelede emeği geçmiş olan herkesi derin saygı ve rahmetle anıyoruz.

 

  • PAYLAŞ :